Şu anda dünya üzerinde yayılmış milyarlarca insan var ve bu insanların yaşadığı konum ve genetik yapılarına göre farklı ten renkleri var. Örneğin daha soğuk iklime sahip Avrupa’da yaşayan insanlar beyaz tenliyken Güneş ışınlarının daha dik bir şekilde vurduğu sıcak iklime sahip Afrika’daki insanların daha siyah tenli olduğunu görüyoruz. Yaşadığımız yere göre bu ten rengi de değişiyor.
Yaşadığımız yerin ten rengimize doğrudan etki ettiğini biliyoruz. Peki insanların evrim sürecine baktığımızda ilk insanların ten rengi neydi? Konunun derinliklerine indiğimizde insanlığın ten renginin uzun ve değişimli bir yolculuktan geçtiğini görüyoruz.
İnsanların ten renginin değişmesinde etkili olan pigment: Melanin
İnsanların, kıllarından kurtulup çıplak kaldığı dönemde bir pigment avantajlı olmaya başladı. Melanin isimli pigmentin artışı veya azalışı, ten rengini belirleyen başlıca etken olarak biliniyor. Bir insanın derisinde ne kadar çok melanin varsa ten rengi de o kadar koyu olur. Bu pigment azaldıkça da daha beyaz bir ten rengine sahip olursunuz.
Aslında ilk insanlar beyaz tenliydi, ancak günümüzdeki beyaz tenli insanlar siyah tenden evrim geçirerek oluştu.
Bu nasıl olur diyebilirsiniz. İşte bu noktada insanlığın ten renginin nasıl bir evrimsel süreçten geçtiğine bakacağız. Bilim insanlarına göre 4 milyon yıl öncesinde insansıların deri rengi beyaza yakın esmerdi. Çünkü bu dönemde insanlarda yoğun bir kıl tabakası vardı ve güneş ışınları bu kıllar tarafından engellenebiliyordu.
İnsanın evrimleşme sürecinde ten rengi de siyah tonlarına evrimleşti.
Her ne kadar insan türü beyaz bir ten rengiyle başlamış olsa da günümüzdeki tüm insanların yaşayan atalarının siyahi renkten evrimleştiği düşünülüyor. Çünkü insanların 1,2 ila 1,7 milyon yıl içerisinde kıllarının neredeyse tamamını kaybettiği düşünülüyor. Bundan önceki insansı türlerin derileri beyazken, kıllar evrimsel süreçte ortadan kalktıktan sonra insanlar Güneş’ten gelen UV ışınlarına karşı savunmasız kalmaya başladı.
Afrika’nın dik vuran Güneş ışınlarına karşı savunmasız kalan insanlar, zaman içerisinde bu duruma ayak uydurmaya başladı. Doğal seçilim ile nesiller içerisinde hep daha koyu tenli bireyler avantajlı hale geldi, çünkü daha koyu ten rengi Güneş ışınlarına karşı daha güçlü bir koruma sağlıyordu. Bu koruma da cilt kanseri gibi ölümcül hastalıklara karşı onları koruyordu.
Homo sapiens’lerin göç etmeye başlaması, farklı renk pigmentlerini ortaya çıkardı.
Yaklaşık 150.000 yıl önce günümüze kadar uzanan atalarımız homo sapiens’ler göç etmeye başladılar. Afrika’dan çıkarak Uzak Doğu ve Kuzey Avrupa ülkelerine kadar her alana göç eden insanlar, bulundukları ortaya yeniden adapte olmaya başladılar.
Bu adaptasyon sürecinde Güneş ışınlarını daha az alan bölgelerde bulunan insanlar, bu sefer Güneş ışığından daha fazla D vitamini almak için daha açık ten renklerine dönmeye başladılar. Bu süreçte coğrafi konuma karşı daha avantajlı olan açık ten rengine sahip insanlar buna göre evrimleştiler. Aslında bu da doğal seçilim yoluyla bölgenin şartlarına uygun olacak şekilde farklı ten rengin dönmelerini sağladı. Örneğin bizim yaşadığımız bölgede kumral gibi beyaza daha yakın ten rengine sahip insanlar evrimleşti. Çünkü yaşadığımız yer, daha az UV ışını bulunduran yerler arasında bulunuyor.
Ten renginin yaşadığımız alan dışında bir özelliği var mı?
Günümüzde ten rengi üzerine sayısız ırkçılık yapıldığını biliyoruz. Bir insanı ten rengine göre yargılamak bu içerikte de gördüğünüz gibi tamamen yanlış bir yaklaşım. Ten rengi dediğimiz şey, en basit haliyle sizden önceki aile fertlerinizin yaşadığı yerdeki UV ışınlarının hangi açıyla vurduğuyla alakalı oluşan evrimsel bir süreçten ibaret.
Kaynaklar: Live Science, Science, The Tech Interactive